Adnan Kahveci Kimdir? Kahveci’den kalanlar

Gazeteci Ercan Deva’nın “Özal’ın yan bakanları” kitabında Adnan Kahveci ile ilgili bir bölüm ilişiyor gözümüze… / Adnan Kahveci Kimdir? Kahveci’den kalanlar…

O zaman Maliye Bakanı olan Kahveci, Dışişleri Bakanlığı’na vekaleten bakıyor. Türk-Yunan ilişkilerinin ele alındığı bir yemekte diplomatik bir skandalı nasıl önlediği şöyle anlatılıyor:

“Maliye ve Gümrük bakanı Adnan Kahveci’nin Dışişleri Bakanı’na vekalet ettiği günlerdi. Türk-Yunan ilişkilerinin ele alındığı diplomatik yemekte Adnan Kahveci, resmi konuşma yerine müstehcen fıkra anlatarak durumu kurtarıyordu. Kahveci’nin fıkrası şöyleydi:

“Yorgo ile Temel çok samimiymişler. Bir gün birbirlerine sırlarını açmaya karar vermişler. Yorgo, “Temel” demiş, “Sen Müslüman adamsın. Ama itiraf et, sen hiç domuz yedin mi?” Temel hoca olmasına rağmen “Yorgo” demiş, Ne yalan söyleyeyim, bir tadına baktım.” Temel bu itiraftan sonra, suçluluk duygusuna kapılmış. Yorgo’ya günahımızı itiraf ettik, onun bir suçu var mı bari onu bulalım diye düşünmüş. Yorgo demiş, “Sizde, kadınsız yaşamak vardır. Sen hiç kadınlarla bir şey yaptın mı?” Yorgo “Temel” demiş, “Sen benim dostumsun, ne yalan söyleyeyim, bir kez yaptım.” Yorgo’nun bu cevabı üzerine Temel rahatlamış, “Yorgo” demiş, “Domuzdan daha lezzetliydi değil mi?”

Adnan Kahveci’nin anlattığı bu fıkra Türk-Yunan heyetleri arasındaki buzları çözüyordu. Kahveci’nin fıkrası üzerine Dışişleri Bakanı Rumeliyedis ayağa kalkıyor, cebinden konuşma metnini çıkardıktan sonra “Bunu benim hariciyecilerim hazırlamış. Ben de bunu okumayacağım. Fakat ben fıkra anlatmasını bilmem. Bizim Papa Nikalau var. O size bir fıkra anlatsın diyordu.
Papa Nikalau, zamanın Başbakanı Papandreu’nun danışmanıydı. İlginçtir, Nikalau adeta sakallı Turgut Özal’dı. Nikalau’nun sevimli bir yüzü vardı. Nikalau ayağa kalkıp “İsterseniz fıkra yarışması yapalım” diyor, fıkra üstüne fıkra anlatıyordu. Resmi yemek bırakılmış, fıkra yarışmasının başlamasıyla birlikte buzlar çözülüvermişti. Ertesi gün Atina’da hiçbir sonuç alınamamasına rağmen Türkiye’de tüm maddeler Yunanlılar tarafından kabul ediliyor ve protokol imzalanıyordu.”

Şubat 1993