Kanlı Pazar! 6. filo olayları ve tüm gelişmeler

1969 yılının şubat ayında İstanbul’u ziyaret eden Amerikan 6. Filosu solcu öğrenciler tarafından protesto edilmiş, daha sonra sağcıların kışkırtmalarıyla Kanlı Pazar olarak bilinen olaylar yaşanmıştı. O günlerin gazetelerinden derlediğimiz haberler….

Beyazıt Kulesinde Kızıl Bayrak - Tercüman

Beyazıt Kulesinde Kızıl Bayrak – Tercüman

Solcular Amerikan bayrağını yaktılar

İstanbul Teknik Üniversitesi’nde gösteriler yapan bir grup öğrenci, Amerikan Büyük elçisinin resmini de yırttı.

Ortadoğu Teknik Üniversitesinde meydana getirdikleri olayları şehrimizde de devam ettirmek isteyen aşırı solcular dün İstanbul Teknik üniversitesine bağlı Maçka Teknik Okulunda Amerikan Bayrağı ile Büyükelçi Komer’in resimlerini yakmışlar ve “Sosyalizm mutlaka gerçekleşecektir” diye bağırmışlardır. Amerikan Büyükelçisi Komer’in şehrimize gelişini duyan solcu talebeler, sabah saat 10’da Maçka Teknik Üniversitesinde toplanmışlar ve Solcu şair İhsani’nin “Hepsi bizimdir” başlıklı ağıtını okumaya başlamışlardır. Ağıtı birkaç defa okuyan bir grup solcu talebe, daha evvel bahçeye getirdikleri Amerikan Bayrağı ile Büyükelçi Komer’in resimlerini yırtıp yakmışlardır. Bu arada “Kahrolsun Amerika”, “Kahrolsun Emperyalizm”, “Sosyalizm mutlaka gerçekleşecektir” diye bağıran solcular okulun giriş ve çıkış kapılarını tutmuşlar içeriye kimseyi almamışlardır. Durum derhal emniyete bildirilmiş, okula gelen emniyet kuvvetleri olayların cereyan ettiği bahçeye girmemişlerdir. Büyükelçinin resimlerini ve Amerikan bayrağını yırtıp yakan solcular, daha sonra Taksim’e doru yürüyüşe geçmek istemişlerse fazla taraftar bulamadıkları için bundan vazgeçmişlerdir. Yapılan tahkikat sonunda olayları çıkardıkları iddia edilen üç talebe yakalanmıştır. Yakalanan Arun Karadeniz, Çetin Uğur ve Cengiz Gülderen savcılığa sevk edilmişlerdir.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü şehirde başka olayların çıkmaması için gerekli tedbirleri almıştır.

Şubat 1969 – Zafer Gazetesi

6. Filo olayları - Kanlı Pazar

6. Filo olayları – Kanlı Pazar

Solcu öğrenciler, dün kırmızı bayrak astılar – 6. Filo olayları – Kanlı Pazar

Amerikan 6. Filosuna mensup bazı gemilerin gelişini protesto için F.K.F. ve T.İ.P. tarafından organize edilen bazı üniversite kuruluşlarına bağlı öğrenciler, dün müessif olaylar çıkarmışlar, üzerinde TİP’li Vedat Demircioğlu’nun resmi bulunan kırmızı bir bayrağı Beyazıt Kulesinin tepesine çekerek, taş, sopa ve Molotof kokteyli ile görevli emniyet mensuplarına karşı direnmişlerdir. Bazı gençlik teşekküllerinin de katıldığı Amerikan 6. Filosu aleyhine yapılan toplantıdan sonra, ellerinde Vedat Demircioğlu’nun resmi bulunan kırmızı bayrak olduğu halde “Dağ başını duman almış” marşını söyleyerek “Go homme Yankee” yaygaraları ile yürüyüşe geçen öğrenciler, Beyazıt Kulesinin önüne gelmişlerdir. Burada, içeri girmek isteyen bazı öğrenciler, kapının kilitli olması üzerine kapıya yüklenerek kırmışlar ve TİP’li Vedat Demircioğlu’nun resmi olan kırmızı bayrağı kulenin üzerine çekmişlerdir. Bayrağın göndere çekilmesini alkışlayan öğrenciler, “Bağımsız Türkiye Bağımsız Türkiye” diye bağırmışlar ve tekrar yürüyüşe geçmişlerdir. Bu arada “Amerikan emperyalizmi ile mücadele” andını tekrarlamışlar ve marş söyleyerek yürüyüşe devam etmişlerdir.

FKF ve TİP’in desteklediği bu öğrenci topluluğu ellerine geçirdikleri bir Amerikan bayrağını da yakmışlar, barikat kuran toplum polisine karşı taş, sopa, Molotof kokteyli ile saldırıya başlamışlardır.

Diğer taraftan dün Kızılay’da Muzaffer Köklü adında bir sosyalist, Amerikan 6. Filosunu protesto etmek için kendisini yakmak istemiştir. Olay yerine arkadaşlarının gelmesi üzerine kendisini yakmaktan vazgeçen Köklü, Filo 48 saat içinde İstanbul’u terk etmediği takdirde aynı şeye teşübbüs edeceğini söylemiştir.

Zafer Gazetesi

Tercüman Gazetesi

Tercüman Gazetesi

Komünistin biri kendini yakacakmış. Ben de çabuk yansın diye körükle geldim

Amerikan 6. Filosuna bağlı gemilerin İstanbul Limanını ziyaretini protesto etmek amacıyla kendisini yakacağını ilan eden Yenimahalle ilçesine kayıtlı Muzaffer Köklü, dün ortalıkta görünmemiştir. Bir gencin kendisini yakacağını öğrenen Ankaralılar ve toplum polisi Kızılay’da Atatürk Anıtı önünde toplanmıştır. Bu sırada, elinde körükle olay yerine gelen Asım Özer adında bir yurttaş: “Komünistin biri burada kendisini yakacakmış. Ben de çabuk yanması için körüklemeye geldim” demiştir.

Beyazıt Kulesi'ne kızıl bayrak çekildi

Beyazıt Kulesi’ne kızıl bayrak çekildi

Protesto yürüyüşü yapan gençler Beyazıt Kulesine kızıl bayrak çekti / 6. Filo olayları – Kanlı Pazar

İzinsiz yürüyüşe mani olmak isteyen polisler taşlarla kovalandı. Amerikan 6. Filosunu protesto hareketleri dün de kanlı bir hal almış, Taksim Meydanındaki çatışmada 15 kişi yaralanmıştır.

Olaylar sırasında gençlerden 40-50 kişi tutuklanmıştır. Toplum polisi gençleri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz bombası kullanmıştır.

İstanbul Üniversitesi Merkez binasında saat 12’den itibaren toplanan gençler, Amerikan 6. Filosunu protesto hareketlerini planlamışlar, bu arada Beyazıt Kulesine, üzerinde Vedat demircioğlu’nun resmi bulunan bir kırmızı bayrak asmışlardır. Daha sonra Atatürk anıtı önünde toplanan gençler, saygı duruşunda bulunarak hep birlikte yürüyüşe geçmişlerdir.

Üniversiteli gençler yol boyunca hep bir ağızdan Amerika aleyhine gösteri yapmışlar, bu arada “Bağımsız Türkiye” diye bağırmışlardır. Kafile Sultanahmet meydanına geldiği sırada Emniyet Müdür Muavinlerinden Münir Daldal ile Birinci Şube Müdürü Nihat Kaner gençlerin yolunu kesmiş, yürüyüşün kanunsuz olduğunu ve derhal dağılmalarını istemişlerdir. Ellerinde ve ceplerinde taşlar bulunan gençler dağılmamışlar, polis şeflerinin üzerine saldırmışlar, arabalarını taşa tutmuşlardır. Daldal ile Kaner kendilerini gençlerin elinden güçlükle kurtararak, vasıtalarına binmişler, olay yerinden süratle uzaklaşmışlardır.

Sultanahmet’te başlayan kovalama Sirkeci’de sona ermiş ve gençler toplum polisini püskürttükten sonra Dolmabahçe yolunu tutmuşlardı. Kafile Tophane önlerine geldiği sırada, Amerikan pazarlarını korumakla görevli bir toplum polisi kafilesi ile karşılaşmışlardır. Gençler ellerinde, nereden temin ettikleri anlaşılamayan gazoz şişelerini polislerin üzerine fırlatmışlardır.

Kafile Dolmabahçe önünden geçerken gençler, çevrede tertibat alan askerler lehinde tezahürat yapmışlar, Amerikan filosunu ve polisi yuhalamışlardır. Gençler bu sırada Dolmabahçe Stadı yanında bulunan toplum polisleri üzerine taş atmışlardır. Gençlerden birkaçı arkadaşlarının önüne geçmiş, taş atılmasını önlemek istemiştir. Ancak bu sırada içlerinden iki kişi başlarına rastlayan taşlarla yaralanmışlardır.

Sonradan katılanlarla devamlı büyüyen kafile, Gümüşsuyu’nda İTÜ önünde durmuş, Amerikan filosunun geçen defaki gelişinde çıkan olaylar sırasında ölen Hukuk Fakültesi öğrencisi Vedat Demircioğlu için saygı duruşu yapılmıştır. Burada konuşmalar yapılmış ve bır genç “Biz ilk şehidimizi aylar önce Amerikan filosu İstanbul’a geldiği zaman burada vermiştik” demiştir.

Kanunsuz olduğu ileri sürülmesine rağmen polis, Beyazıt’tan Taksim meydanına kadar devam eden yürüyüşte gençlere müdahalede bulunmamıştır. Taksim anıtı önünde yapılan konuşmalardan sonra İstiklal caddesine doğru yönelen gençler, karşılarında barikat kurmuş toplum polisini bulmuşlardır. Barikat önünde iki saat kadar kalan gençler, bu sırada marşlar söylemişler ve çeşitli konuşmalar yapmışlardır. Gençlerin dağılmaması üzerine İstanbul Valisi Vefa Poyraz, telsizle Emniyet kuvvetlerine kalabalığı dağıtma emrini vermiştir.

Ellerinde kalkan ve cop bulunan toplum polisi bu emir üzerine harekete geçmiş, önce üç göz yaşartıcı bomba kullanmıştır. Gençler, polisin üzerlerine yürümesi karşısında kaçışmaya başlamışlardır. Fakat toplum polisi peşlerini bırakmamış, yakaladıklarını taşıtlara doldurmuştur.

Gençler, Beyazıt’tan hareketleri sırasında üzerlerinde taşıdıkları bir Amerikan bayrağını Çarşıkapı önlerinde ateşe vermişlerdir.

Gençlerin Beyazıt Kulesinin direğine kapı kilidini kırarak girip astıkları, üzerinde Vedat Demircioğlu’nun resminin bulunduğu kırmızı bayrak herkesin dikkatini çekmiştir. Kulede nöbetçi olan üç itfaiye mensubu gençlere mani olmak istemişler, fakat bayrağın çekilmesini önleyememişlerdir. Kırmızı bayrak, saat 15.15 sıralarında belediye başkanının telefonla verdiği emir üzerine direkten indirilmiştir.

Taksim meydanındaki çatışma sırasında yaralanan üç toplum polisinden Bilal Yaylagül, Şerafettin Koçana ilk yardım hastanesine yatırılarak tedavi altına alınmış, dişi kırılan Muammer köse ilk tedavisinden sonra taburcu edilmiştir. Ayrıca, Fen Fakültesi 1. Sınıf öğrencisi Memiş Ferah da aynı hastaneye yatırılmış, Hukuk Fakültesi 3. Sınıf öğrencisi Yücel Çubukçu, Kimya Fakültesi öğrencisi Faruk Kurdoğlu ayakta tedavi edilmişlerdir.

Diğer taraftan, olaylar sırasında polis tarafından yakalananlardan 20 öğrenci Emniyet birinci şube müdürlüğüne götürülmüştür. Adliyeye sevk edilecek 20 öğrencinin isimleri şöyledir;

Hürriyet gazetesi

  1. filo bugün İstanbul’da
6. Filo Olayları - Kanlı Pazar

6. Filo Olayları – Kanlı Pazar

Polis, Amerikan 6. Filosunun İstanbul limanını ziyaretini protesto maksadiyle gençlik teşekkülleri tarafından bastırılan resimli broşürlerden 20 bin adedini toplamış, bu arada Necmi Demir ile Yusuf Gömleksiz isimli iki öğrenciyi de tutuklamıştır.

Bu hareketi şiddetle protesto eden gençlik teşekkülleri dün vilayet konağına, üzerinde “6. Filoyu istemiyoruz” yazılı bir döviz asmışlardır. Öğrenciler bu arada Vali Vefa Poyraz’a da bir telgraf çekmişler, alınan broşürlerin geri verilmesini, ayrıca toplayan polisler hakkında davacı olduklarını bildirmişlerdir. Vali Poyraz’a çekilen telgraf Böyledir:

“Sizinle yaptığımız görüşmede, Amerikan 6’ncı Filosunu protesto hareketleri sırasında tarafsız olarak kanunların uygulanacağını söylediniz. Fakat 8 şubat günü polisler, bastırdığımız broşürlere matbaa kapısında el koydular ve Necmi Demir ile Yusuf Gömleksiz adlı arkadaşlarımızı tutukladılar. Hiçbir mahkeme kararına dayanmayan bu el koyma hareketini şiddetle protesto ederiz. 6’ncı Filonun gerçek yüzünü halka anlatacak olan 20 bin broşürümüz halen polisin elindedir. Bizler broşürlerimize el koyan polisleri mahkemeye vereceğimizi bildirir bunların derhal geri verilerek kanunsuz durumun giderilmesini dileriz.”

Polisin topladığı, üzerinde “Amerikan emperyalizmine ve 6. Filoya direniyoruz. Sen de katıl” yazısı ve bir gencin Toplum Polisleri tarafından sürüklenmesini gösteren fotoğrafın bulunduğu broşürde Amerika’nın geri kalmış bütün ülkeleri sömürmeye devam ettiği, bunların arasında Türkiye’nin de bulunduğu ileri sürülmüş, bir zamanlar Kıbrıs’taki Türkleri korumak gayesiyle girişilen harekata 6’ncı Filonun sebep olduğu anlatılmıştır.

Orman Fakültesi ile Teknik Üniversite öğrencilerinin bugün sabah yapmak istedikleri yürüyüşe Vilâyet tarafından izin verilmemiştir. Orman Fakültesi yürüyüşünün reddine güzergâhın uygun olmayışı, Teknik Üniversiteninkine ise daha önce Beyazıt’ta başka bir toplantının düzenlenmesi sebep gösterilmiştir. Verilen bilgiye göre Beyazıt Meydanında bugün, Hukuk Fakültesinin bir gösterisi yapılacaktır, Hukuk Fakültesi öğrencileri, Çekoslovakya’da hürriyet uğruna kendilerini yakan Çek gençleri için toplanacaklar ve protestoda bulunacaklardır.

Hürriyet gazetesi

Amerikan 6. Filosu İstanbul’da – Kanlı Pazar
Amerikan 6. Filosu İstanbul'da

Amerikan 6. Filosu İstanbul’da

Karadan askeri kuvvetler ve polis, denizden de donanmaya ait hücumbotlarımızın muhafazası altında Amerikan 6. Filoya bağlı gemiler dün sabah Dolmabahçe ve Beşiktaş açıklarına demirlemişledir.

Dolmabahçe rıhtımı, tamamen Merkez Kumandanlığına bağlı birlikler tarafından kontrol altın alınmış ve sivillerin rıhtıma giriş çıkışları yasaklanmıştır. Toplum kuvvetleri ise, Dolmabahçe koruluğu içinde mevzilenmiş, bu arada başta konsolosluklar olmak üzere şehrin pek çok yerinde tertibat almıştır.

Dokuz gemiden kurulu filonun kumandanı Amiral Charbomat, saat 09.30 sıralarında karaya çıkmış ve bir askeri otomobile binerek İstanbul Valisini ziyarete gitmiştir. Amiralin vilayete gidişi sırasında iki askeri cip ve bir trafik arabası öncülük yapmış ayrıca üç sivil plakalı vasıta içinde de polisler koruma görevinde bulunmuşlardır. Saat 10 sıralarında kocaları gemilerde olan üç Amerikalı genç kadın, Dolmabahçe’ye gelmiş, ancak geçiş izni verilmediğinden yirmi dakika kadar beklemek zorunda kalmışlardır.

6. Filo İstanbul'da

6. Filo İstanbul’da

Amerikan 6. Filosunun İstanbul’a gelişini protesto eden Teknik Üniversiteli öğrenciler, sabah saat dokuz sıralarında Taksim Anıtına bir siyah çelenk koymuşlardır. Polis tarafından hemen kaldırılan çelengin üzerinde “geldikleri gibi giderler” yazısı okunmuştur. Öğrenciler bu arada Teknik Üniversite bahçesi içinde taş stoku yapmışlar, saat 10’dan itibaren Gümüşsuyu’Ndan geçen taşıtları kontrole başlamışlardır. Otomobil ve otobüslerin içinde Amerikalı olup olmadığını araştıran gençler, direnme hareketine girişeceklerini bildirmişlerdir. Bu arada Teknik Üniversite Talebe Birliği Bakanı Harun Karadeniz, arkadaşlarına hitaben bir konuşma yapmış, “Olaylara meydan vermeden direneceğiz” demiş ve şöyle ilave etmiştir:
“Gençlik olarak sinirlerimiz gergin, karşımıza Mehmetçiği çıkardılar. Biz Türk ordusu ile halk çocuğu Mehmetçik ile çatışmak istemiyoruz.”

Teknik Üniversite Talebe Birliğinin öncülük ettiği protesto yürüyüşüne, Emniyet kuvvetleri genelde seyirci kalmışlar, engel olmamışlardır. Ancak Harbiye’deki Orduevi önünde bir öğrencinin otobüslere   protesto edici yazılar yazmasına mani olan Toplum Zabıtası Müdür Muavini, diğer gençlerle kavgaya girişmiş, bu sırada öğrenci – polis çatışması patlak vermiştir. Çatışmayı, Birinci Ordu Kurmay Başkanı gençlerin arasına girerek önlemiş, her iki tarafı da yatıştırmıştır. Ancak bu sırada polis, iki öğrenciyi yakalayıp bir vasıta ile Emniyet Müdürlüğüne göndererek nezaret altına almıştır. Teknik Üniversiteden saat 14.00 sıralarında ayrılan öğrenciler, Taşkışla yolu ile Taksim’e çıkmışlar ve Atatürk Anıtı önünde konuşmalar yapmışlardır. Amerika’yı ve Hükümetin tutumunu protesto eden öğrenciler, bu arada hep bir ağızdan, “Bağımsız Türkiye” diye bağırmışlar, Orduevine doğru yürüyüşe geçmişlerdir. Bu sırada “Gençlik işçi el ele” sözlerini tempo halinde söyleyerek ilerleyen gençler, yolda rastladıkları yabancı markalı gazoz ilânlarını taşa tutmuşlar, Mobil Şirketinin bayrağını indirerek parçalamışlardır: Daha sonra Türk -Amerikan Dış Ticaret Bankası önünde protesto gösterilerine devam eden öğrenciler, binanın camlarını taşa tutarak Parçalamışlar, “Dış ticaretimiz millileştirilmelidir” demişlerdir. “Ankara’nın Taşına Bak, Gözlerimin Yaşına Bak” Marşını söyleyerek saat 15.30 sıralarında Ordu Evi binası gelen gençleri, subaylar karşılamışlardır. Öğrenciler, içlerinden 3 kişilik bir heyetin Garnizon Komutanı ile görüştürülmesini istemişler ve bir süre sonra Komutan tarafından kabul edilmişlerdir. Yüzlerce öğrenci Ordu Evinden ayrıldıktan sonra, marşlar ve Amerika’yı protesto eden sözler söyleyerek Taksim Anıtına gelmişlerdir. Taksim’den Teknik Üniversite’ye geliş sırasında öğrencilerden bazıları Dolmabahçe’ye yürümek istemişler, koruluklara kadar ilerlemişlerdir. Bu sırada toplum kuvvetleri, gençlerin önünü kesmiş, toprak yol üzerinde bir çatışma olmuştur. 15 dakika kadar devam eden çatışma sonunda öğrenciler, üniversite binasına çekilmişlerdir. Teknik Üniversiteliler, bu sabah saat 9 da İstanbul Üniversitesi binası içinde toplanıp protesto hareketlerine devam kararı almışlardır. Altıncı Filoya mensup subay ve erler dün akşam saat 19.00’dan itibaren motorlarla askeri kordon altındaki Dolmabahçe rıhtımına çıkıp muhtelif vasıtalarla şehre dağılmışlardır. Çoğu sivil giyimli olan Amerikan bahriyelileri, gruplar halinde İstiklal Caddesinde dolaşmışlar, gece kulüpleri ve pavyonlara girerek eğlenmişlerdir. Filo komutanı, otellerde kalanların dışında diğer bahriyelilerin en geç saat 01.00’de gemilere dönmelerini emretmiştir.

11 Şubat 1969 – Hürriyet gazetesi

6. Filo İstanbul'da / Tercüman

6. Filo İstanbul’da / Tercüman

6. Filo İstanbul’a gelmeme kararı aldı

6. Filo İstanbul'a bir daha gelmeyecek

6. Filo İstanbul’a bir daha gelmeyecek

Amerikan Altıncı filosu, bundan böyle resmi bir davet oluncaya kadar bir daha İstanbul limanına gelmeyecektir.

Amerikan Savunma Bakanlığının dün sabah 6. Filo Kumandanına iletilen kararı Türk Hükümetine intikal ettirilmiş ve durumdan İstanbul Valisi de haberdar edilmiştir.

Amerikan denizcilerine karşı girişilen protesto hareketlerinden günü gününe haberdar olan Amerikan Savunma ve Dışişleri Bakanlığı Altıncı filonun ziyaret programlarında değişiklik yapılmasını kararlaştırmıştır. Dün filo kumandanına intikal eden karar, aynı zamanda Türk hükümetine de duyurulmuştur.

6. filonun limanımızda bulunan gemileri ziyaret programları biter bitmez hareket edecekler ve resmi bir davet oluncaya kadar bir daha İstanbul limanına gelmeyeceklerdir. Türk Dışişleri Bakanlığının muhtemelen bugün bu konuda resmi bir açıklama yapmasının beklendiğini bildirmişlerdir.

13 Şubat 1969 – Hürriyet Gazetesi

14 Şubat 1969

14 Şubat 1969

6. filo kumandanı göbek attı

6. Filo eğlencede

6. Filo eğlencede

Yürüyüşlerin ardı arkası kesilmez, çeşitli protesto hareketleri olurken, Amerikan 6. Filo mensupları da sessiz sedasız eğlenmelerine devam etmişlerdir.

Tarabya Otelinin üst katını ve denize bakan odalarını kapatan Amerikalılar, önceki gece sabaha kadar devam eden bir parti düzenlemişler, coşmuşlar ve çılgınca eğlenmişlerdir.

Garsonların dahi Amerikalı olduğu partiye birkaç otel yetkilisinden başka hiç kimse alınmamıştır. Amerikan denizcileri, kelimenin tam manası ile “kurtlarını” dökmüşlerdir. Amerikalıların eğlenceleri sırasında tahminlerin dışında polis hiçbir tertibat almamıştır. Partinin yapıldığı salonun muhafazasını, Tarabya Otelinin iri kıyım personeli deruhte etmiştir.

Partiye, filo kumandanı Amiral Charbonatt ile gemilerdeki yüksek rütbeli subaylar da katılmıştır. Hem içkinin hem de sıcağın tesiriyle vakit ilerledikçe büyük bir serbestlik içinde eğlenmişlerdir.

Amerikalıların partisine gizlice girebilen Haber Ajansı foto muhabiri, sadece dört poz fotoğraf çekebilmiş, daha sonra Tarabya otel personeli tarafından otelden uzaklaştırılmıştır. Amerikalılar, fotoğraflarının çekilişi sırasında hiçbir tepki göstermemişler, başta filo kumandanı olmak üzere dansözle göbek atarak poz vermişlerdir.

Dört yüz denizci subay ve erin katıldığı büyük Tarabya otelindeki parti, gece yarısına kadar devam etmiştir.

Karşı eylemler başlıyor! MTTB mitingine 5 bin kişi katıldı / 6. Filo olayları

Milli Türk Talebe Birliğinin öncülüğünde dün bir “Bayrağa Saygı” mitingi düzenlenmiştir. Bazı öğrenci kuruluşları ve işçi sendikaları ile çok sayıda halkın katıldığı mitingde komünizm yerilmiş, son günlerde Amerikan Filosuna karşı girişilen gençlik hareketi ağır bir dille tenkit edilmiştir.

Beyazıt Camiinde Cuma namazından çıkanların da katılmasıyla beş bini aşan bir topluluk, saat 14.’ten itibaren üniversite binası önünde mitinge katılmışlardır. Komünizmle Mücadele Derneklerinin de hazır bulunduğu mitingde, “Tek yol İslam.. Ya tam susturacağız ya kan kusturacağız, Müslüman büyük Türkiye, Türk oğlu Moskofla devamlı elli yıl savaşan milletin evladısın” dövizleri dikkati çekmiştir.

Bayrağa saygı mitinginde söz alan konuşmacılar, “kızıl bayrağı tarihi kuleye çeken Allahsızlara son ihtarı yapıyoruz” demişler ve şunları söylemişlerdir:

“Milli bütünlüğümüzü bozmaya çalışan ve çeşitli sebeplerle yurdumuzu bir Vietnam haline getirmek isteyen anarşistlere fırsat verme. Namusunu, şerefini ve haysiyetini korumasını bil. Karşımıza kim çıkarsa çıksın, ezecek ve tepeleyeceğiz. Artık hiç kimseye de ihtar yapmayacağız. Anarşi çıkaranlara fiili mukavemette bulunmamızın zamanı gelmiştir. Fikre karşı fikir, yumruğa karşı yumruk zamanının geldiğini iyice bilmeliyiz. İmanlı yumruğumuz, Allahsız komünistlerin beyninde patlayacaktır.”

Beyazıt Meydanını tıklım tıklım dolduran büyük kalabalığa hitaben konuşan Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği Başkanı İlhan Darendelioğlu, komünistlere ait kitapların serbestçe satıldığını bildirmiş, bu arada bayrak istiyoruz diye bağıranlar olmuştur. Darendelioğlu bu sözlere “Bayrak zaten senin. Vatan istemek ne demek? Vatan zaten senin” mukabelesinde bulunmuştur.

Minarede ezan okunurken konuşmalara ara verilmiş, daha sonra MTTB Genel Başkanı İsmail Kahraman söz almıştır. İsmail Kahraman şunları söylemiştir:

“İstanbul’un genelev haline geldiğini söyleyenler, karılarına sahip olsunlar. Buraya tarihi kararlar almak için toplandık. 6. Filonun gelişi, millet düşmanlarına tasarladıklarını tatbik imkanı veriyor. Bayrağımıza uzanan eller mutlaka kırılacaktır. Moskof uşaklığı ve Amerikan köpekliği arasında fark yoktur.”

Bu arada bir grup, üniversiteye girerek Hukuk Fakültesi doçenti Çetin Özek’in dövülmesini istemiştir. Küçük bir kız çocuğunun, yürüyüş yapan kız öğrencileri yeren şiiri okumasından sonra konuşmalara son verilmiştir. Beyazıt kulesine kırmızı bir bayrak çekilerek ateşe verilmiş, toplananlar bunu alkışlamışlardır. Aynı yere daha sonra Türk bayrağı asılmıştır. Üzerlerinde “Kızıl itler” yazılı birkaç köpek de ortada dolaştırılmıştır. Topluluk hemen sonra yürüyüşe geçmiştir.

Adliye binası önünde bir saate yakın kalan bin kişiye yakın bir topluluk, “komünistler Moskova’ya” diye bağırmışlardır.

Bütün aleyhte tezahürata rağmen, savcının bayrak astırmaması karşısında topluluk tarafından adliye binasının içinden bir bayrak temin edilmiş ve direğe asılmıştı. Bu sırada İstiklal Marşı söylenmiş, “Pazar günü taksim’de” tiye sözleşen topluluk ayrı ayrı istikametlerde dağılmıştır.

Bu sırada bazı gruplar Cağaloğlu istikametine giderek Öncü Kitabevindeki sol yayınlardan birkaç kitabı almışlar, caddede yakmışlardır. Diğer bir kitabevi önünde de gösteri yapan gençlere polis müdahale etmemiş, topluluk saat 18.00 sıralarında dağılmıştır.

15 Şubat 1969 – Hürriyet

Kanlı Pazar / Bu miting değil kardeş kavgasıydı

Sağcı ve solcular Taksim Meydanında taş, bıçak ve Molotof bombaları ile çarpıştı. 2 ölü 100 yaralı.

Altıncı filonun gelişi ile başlayan sağ sol kavgaları, dün Taksim Meydanını kana bulamış, çeşitli çevrelerin her vesile yekdiğerine düşman bellettiği taraflar, bıçak, tabanca, taş ve sopa, hatta Molotof kokteylleriyle birbirlerine saldırmış, bu dehşet verici boğuşmada, iki kişi can vermiş, yüze yakın insan da yaralanmıştır.

Ayrı milletten, iki düşman ordusunun birbirine saldırmasını andırır şekilde meydana gelen bu çarpışmada, baba oğulu, oğul kardeşi tanımamış sağcıların “Vurun Moskof uşaklarına”, “Vurun vatan hainlerine”, solcuların “Vurun vatanı Amerikalılara satmak isteyenlere” sesleri arasında tabancalar patlamış, bıçaklar kalplere saplanmış, taş ve ucu çivili sopalarla başlar patlamıştır.

Günün Pazar, havanın da güzel olması sebebiyle Taksim Meydanının, İstiklal Caddesinin bir hayli kalabalık oluşu nedeniyle binlerce tarafsız vatandaş, aynı ırka, aynı dine mensup, aynı dili konuşan, aynı orduda askerlik yapan, aynı devletin nüfus kağıdını taşıyan binlerce insanın bu ideolojik çatışmasını içleri kan ağlayarak göz yaşları içinde seyretmişlerdir.

Vurma ben kardeşinim!

Kanlı Pazar

Kanlı Pazar

Polislerin de gevşek davranması yüzünden birbirine giren grupların “meydan savaşı” on beş dakikadan fazla sürmüştür. Bilahare, büyük bir hata işlediğini, sağ ve sol kanadı aynı meydanda bir araya getirmekle çatışmalara yol açtığını anlayan polis şefleri iş işten geçtikten sonra gaz ve göz yaşartıcı bombalar kullanmış, tarafları ayırmak için çaba göstermişlerdir. Harp meydanından farksız bir görünüş alan Taksim meydanında, hemen yaralıların feryatları yükselmiş, vurma kardeşinim sesleri duyulmuştur. Apartıman balkonlarına biriken kadın ve erkeklerin feryatları da bomba seslerine karışmıştır. Sis ve gaz bombalarının etkisiyle meydan savaşı sona ermiş, can kurtaranların acı acı öten siren sesleri duyulmaya başlamıştır. Can kurtaranlar ve diğer arabalar, vuruldukları yerde yıkılıp kalan yüze yakın yaralıyı hastaneye taşımış, askeri birlikler polise yardımcı olarak Taksim Meydanına sevk edilmiştir.

Sol kanadı temsil eden “Bağımsız Türkiye” taraftarı olduklarını öne süren on bin kadar öğrenci ve işçi, saat 14’te Beyazıt Meydanında toplanmış, burada yapılan konuşmalardan sonra Taksim’e doğru yürüyüşe geçilmiştir. “Emperyalizm ve sömürüye karşı” adı verilen bu yürüyüş, Taksim7e kadar olaysız devam etmiştir. Saat 16.20 sıralarında Teknik üniversiteyi geçerek bir ucu Taksim meydanına giren kalabalığa gezinin bulunduğu yöne gitmemeleri ihtar olunmuştur. Sol grup, Taksim Meydanının Kazancı Yokuşuna inen kısmında toplanmaya başladığı sırada, saldırıya uğramıştır.

Kanlı Pazar - Duran Erdoğan adlı işçi ölmek üzere

Kanlı Pazar – Duran Erdoğan adlı işçi ölmek üzere

Sabahın erken saatlerinden itibaren Taksim gezisinde toplanan, burada öğle ve ikindi namazı kılan 3 bin kadar sağcı, sol grubun Taksim’e girdiğini görür görmez, “Bu vatanı sizlere bırakmayacağız” “Moskova’ya” sesleri arasında, sopa, taş, bıçak ve benzeri salahlarla saldırıya geçmişlerdir. Sağ grup, polisin tek ve aralıklı bir şekilde kurduğu barikatı kolayca aşmış, böylece binlerce kişi kanlı bir savaşa tutuşmuştur. “Allahını seven vursun”, “Bu milli bir cihattır” sesleri yeri, göğü inletmiş, iş işten geçtikten sonra, polis, kalabalığın üzerine gaz ve göz yaşartıcı bombalar yağdırmaya başlamıştır.

Kanlı Pazar - Sağcıların saldırı anı

Kanlı Pazar – Sağcıların saldırı anı

Kanlı Pazar - Yaralı bir genç kız

Kanlı Pazar – Yaralı bir genç kız

Sol kanada mensup işçi ve öğrenciler “Biz izinli bir yürüyüş yapıyorduk. Öbür tarafın toplanışı izinsizdi. Üstelik böyle bir saldırı beklemiyorduk. Polislerin hazırlıktan haberi vardı. Bizleri ikaz etmeleri gerekirdi. Ya bizim yürüyüşümüzü durdurmalı, veya Taksim’de bizi bekleyen kararlı sağ topluluğu dağıtmalıydılar” demişlerdir. Olaya şahit olan polis şefleri de “iki tarafın böylesine birbirlerine girecekleri aklın almadığı bir şeydi. Zamanında araya girdik. Fakat ayıramadık. Elimizden bir şey gelmezdi.” Şeklinde kendilerini savunmaktadırlar.

İlk kavgadan sonra, yaralı ve ölülerin nakli için kısa bir süre mütareke ilan edilmiş, çatışma durmuştur. Yaralılar hastanelere götürüldükten sonra taraflar yeniden birbirlerine girmişlerdir. Bu seferki çatışma kısa sürmüş, buna rağmen beş altı kişi ağır yaralanmıştır. Taksim gezisindeki taş basamakları dolduran sağ kanat, meydanı ikiye bölerek tarafsız bir bölge ilan eden askeri birlikleri alkışlamış, “Müslüman Türkiye”, “Milliyetçi Gençlik” diye bağırmış, subay ve erleri alkışlamışlardır. Sol kanat grupları da polis ve askeri birlikler tarafından Park Otel istikametine itilmiş, böylece Taksim Meydanındaki savaş sona erdirilmiştir.

Taksim’deki çatışmadan sonra kalabalıklar, birbirlerini ilk yardım hastanesi önünde, Kazancı Yokuşunda, Teknik Üniversite önünde kıstırıp hırpalamıştır. Olaylar sırasında Tarabya Otelinde bulunan 480 Amerikalı mahsur kalmıştır. Amerikalılar, polisin himayesinde, deniz vasıtaları ile gemilerine nakledilmişlerdir. Çeşitli hastanelere nakledilen yaralı sayısı yüzün üzerindedir. Bir kısım yaralılar ayakta tedavi görmüşlerdir. Çatışma sırasında, iki taraf arasında kalan Son Havadis gazetesi foto muhabiri Bahattin Şenol da ağır şekilde yaralanmıştır.

İdeolojik çatışmada ölenlerden biri otuz yedi yaşında, evli, bir çocuk babası Ali Turgut Aytaç’tır. Taksim’de Pazar gezmesi yapan Turgut Aytaç kaldırımda kim vurduya geliş, kalbinden yaralanmıştır. Akbank’ın, Mimarlık Bölümünde çalışan Turgut Aytaç, ağır yaralı olarak götürüldüğü İlk yardım hastanesinde kurtarılamamıştır. Ondokuz yaşındaki Duran Erdoğan adlı işçi de kasığından bıçaklanmış, dalağı parçalanmıştır.

Kanlı Pazar - Tercüman Gazetesi

Kanlı Pazar – Tercüman Gazetesi

Sağcılar ve solcular Taksimde birbirine girdi

Beklenen üzücü olaylar nihayet patlak verdi. 200den fazla yaralı 2 ölü var. Feci olayları askeri birlikler bastırdı.

Amerikan 6. Filosunu protesto için yürüyüş yapan ve kendilerine Devrimci adını veren solcu öğrenci ve işçiler ile halk dün Taksim meydanında birbirine girmiş ve büyük bir arbede olmuştur.

Taksim meydanının arenaya döndüğü dünkü arbedede, tabanca, şiş, bıçak, kasatura, odun, şişe, taş ve bomba kullanılmış, 20 dakika süren çatışma sırasında 2 kişi ölmüş, 40’ı ağır olmak üzere 200’den fazla insan yaralanmıştır. Olayların sonunda 25 kişi nezarete alınmıştır.

Solcu topluluk “Bağımsız Türkiye” “Katil Polis” sesleri ile Taksim Alanına vardığında, sabahın erken saatlerinden itibaren toplanmış olan milliyetçi gençler ve halk ile karşılaşmışlar, aleyhlerinde tezahürat yapılınca şaşırmışlardır. Ellerindeki kağıtlara sarılmış sopa, kasatura, bıçak şiş ve Molotof kokteylleri ile Taksim abidesi etrafında tezahürata başlayan solcular halkın galeyanına hedef olmuşlardır. Bir anda birbirine giren iki topluluk 20 dakika süre ile arena kurallarınca çarpışmıştır. Milliyetçi topluluk, Türk bayrağından rozetleri tanıtma işareti olarak kullanmıştır.

Çarpışma ilk 10 dakikasını tamamladığında duruma hakim olamayan polis, askeri kuvvetlerden yardım istemiştir. Askeri kuvvetler gelene kadar halk, protestocuları iyice hırpalamış ve solcular arasında canınızı kurtarın, kaçın sesleri yükselmiştir. Bundan sonra, Sıraselviler, Talimhane, Gümüşsuyu ve Fındıklı istikametine firar başlamıştır. Bu arada, yoldan geçen vasıtalar da atılan taşlar ve savrulan sopalarla tahrip edilince, vasıtalarda bulunanlar paniğe kapılmışlardır. Arabalardan kendisini dışarı atan, civardaki ev ve ara sokaklara sığınmıştır.

Askeri birliklerin Taksim Meydanına ulaşıp, kordon teşkil etmeleri üzerine asayiş sağlanmış ve yaralıların nakli mümkün olmuştur. En yakın hastane olan İlk Yardım hemen dolmuş ve geri kalan yaralılar Şişli Çocuk Hastanesine götürülmüşlerdir. Nakil işinde polis arabaları, Belediye otobüsleri, askeri araçlar, cankurtaranlar, taksiler ve özel arabalar kullanılmıştır.

Kanlı arbedenin bilançosu, kanlı kaatilleri dahi tatmin edecek rakamlara ulaşmıştır. Şöyle ki ilgililerin yaptığı açıklama neticesinde 19 yaşındaki Duran Erdoğan adındaki öğrenci ile 37 yaşındaki Ali Turgut Aytaç adındaki bir banka memurunun öldüğü; 40’ı ağır olmak üzere 200’den fazla yaralı olduğu meydana çıkmıştır. Mısır ile Israil ve Rus Macar harpleri sırasında dahi bilançonun daha küçük rakamlardan teşekkül ettiği dikkate alındığında, dünkü olayların dehşeti kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Arbedenin bitişinden sonra, Taksim Meydanında toplanan binlerce milliyetçi vatandaş, Müslüman Türkiye, Komünistler Moskova’ya, Bu vatan millliyetçilerindir şeklinde tezahüratta bulunmuştur. Tezahürattan sonra Türkiye’ye sağduyunun hakim olduğu ve Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Bu arada da, Türk Bayrağından rozetler taşımakta olan topluluk hep bir ağızdan İstiklal Marşını söylemiştir. Daha sonra toplu halde, Unkapanı yolu ile Fatih İtfaiye meydanına gelen vatandaşlar burada da İstiklal Marşı söylemiştir ve içlerinden biri yaptığı konuşmada Bu gün komünistlere ve Moskova uşaklarına gereken dersi verdik. Bu dersi akıllarından çıkartmayacaklarına ve kökü dışarda faaliyetlerine devam ettiklerinde bizi yine karşılarında bulacaklarına inanmış olmaları lazımdır. Bu siz Müslüman ve milliyetçi kardeşlerimin savaşıdır. Herkes tarafından bilinmelidir.” Demiştir.

Daha sonra Fatih Sultan Mehmet’in ruhuna fatiha okuyan milliyetçiler çeşitli istikametlerde dağılmışlardır.

Halen olaylar ile ilgili olarak 25 kişi nezaret altına alınmış olup, başta İstanbul Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı Turgut Özener olmak üzere 3 savcı tahkikata devam etmektedir.

Amerikan 6. Filosunun İstanbul’u bir haftalık ziyareti, bu sabah saat 8’de sona erecek ve gemiler seyir programı çerçevesinde Akdenize hareket edeceklerdir.

Tercüman Gazetesi

Kanlı Pazar’ın tetikleyicisi olarak gösterilen Mehmet Şevket Eygi’nin Bugün gazetesinde çıkan haberler

Kanlı Pazar öncesi - Bugün gazetesi

Kanlı Pazar öncesi – Bugün gazetesiKanlı Pazar’ın tetikleyicisi olarak gösterilen Mehmet Şevket Eygi’nin Bugün gazetesinde çıkan haberler

Kanlı Pazar

Kanlı Pazar

Tarihimizin en kara günü! Beyazıt Kulesine kızıl bayrak asıldı

Amerikan 6. Filosunu protesto için dün öğleden sonra yürüyüşe geçen komünistler, solcular ve anarşistler, kendilerine mani olmaya çalışan polisleri kovalayarak taşlamışlar, bu arada Beyazıt kulesine üzerinde ölü bir solcunun fotoğrafı bulunan çok büyük çapta bir kıpkırmızı bayrak çekmişlerdir.

Teknik üniversiteli solcular ile komünistler saat 12’den itibaren İstanbul Üniversitesinde toplanmışlar, bir çeşit forum halinde Amerikan Filosuna karşı protesto olaylarının ne şekilde yürütüleceği konusunu görüşmüşlerdir. Solcular, daha sonra üniversitenin bahçesine çıkmışlar, anıt önünde toplanarak saygı duruşu yapmışlardır. Bu arada, kalabalık bir grup solcu ve komünist Beyazıt kulesinin kapılarını kırarak içeri girmiş, üzerine çok büyük boyda kırmızı bayrak asmışlardır. Bir köşesinde Amerikan filosunun geçen defa gelişinde çıkan olaylarda ölen Vedat Demircioğlu’nun resmi bulunan bayrak, uzun süre kulenin üzerinde kalmıştır.

Amerikalı evine dön diye hep bir ağızdan bağırarak Sultanahmet’e doğru ilerlemişlerdir. Çevrede çok sıkı tedbir alınmış, fakat polisler gençleri durdurmaya teşebbüs etmemişlerdir. Daha sonra Emniyet Müdür Muavini Münir Daldar ile Birinci Şube Müdürü Nihat Kaner Sultanahmette gençlerin önüne çıkmışlar, yürüyüşten vazgeçmelerini bildirmişlerdir. Fakat üniversiteliler polis şeflerinin üzerine yürümüşler ve onları taşlamışlardır. Polis şefleri atılan taşlar altından kaçışmışlar, güçlükle otomobillerine binerek uzaklaşmışlardır. Gençler, iki polis şefinin otomobili ve diğer polisleri bir süre kovalamışlardır.

Kırmızı bayrak saat 15’e kadar kulenin direğinde kalmış, bütün İstanbul’dan görülmüş. Bayrağın manasını çok kimse anlayamamış ne demek olduğunu öğrenebilmek için ajans ve gazete merkezlerine telefon yağdırmışlardır. Bu arada Beyazıt kulesine de telefon edilmiştir. Belediye Başkanı Dr. Fahri atabey telefonla, bayrağın hemen indirilmesi emrini vermiştir. Kulede görevli itfaiye nöbetçileri bu emir üzerine direkteki bayrağı indirmişlerdir. Bayrağın inişini gören solcular kuleye gelmişler, bunun sebebini sorarak itfaiye nöbetçileriyle tartışmışlardır.

Bugün gazetesinde bir karikatür

Bugün gazetesinde bir karikatür

 

Polis, kızıl uşakları göz yaşartıcı bomba ile dağıttı

Kanunsuz olduğu ileri sürülmesine rağmen polis, Beyazıt’tan Taksim Meydanına kadar devam eden yürüyüşte gençlere müdahalede bulunmamıştır. Taksim anıtı önünde yapılan konuşmalardan sonra İstiklal caddesine doğru yönelen gençler, karşılarında barikat kurmuş toplum polisini bulmuşlardır. Barikat önünde iki saat kadar kalan gençler, bu sırada marşlar söylemişler ve çeşitli konuşmalar yapmışlardır. Gençlerin dağılmaması üzerine İstanbul Valisi Vefa Poyraz, telsizle Emniyet Kuvvetlerine kalabalığı dağıtma emrini vermiştir. Ellerinde kalkan ve cop bulunan toplum polisi bu emir üzerine harekete geçmiş, önce arka arkaya üç gözyaşartıcı bomba kullanmıştır. Gençler polisin üzerlerine yürümesi karşısında kaçışmaya başlamışlardır. Fakat toplum polisi peşlerini bırakmamış, önüne geleni coplayarak taşıtlara doldurmuştur.

İstanbul valisi Vefa Poyraz, gençlik polis çatışması ile ilgili olarak şunları söylemiştir:

“Bana intikal edeni ile ortada fazla önemli bir şey yok. Polis, bütün soğukkanlılığını muhafaza etmiş ve kanunsuz yürüyüşü kanalize etmeye çalışmıştır. Ancak Taksim Meydanında öğrencilerin arasına çok sayıda çapulcu katılmış ve İstiklal Caddesini zorlamıştır. Bu sırada mahallinde bulunan polis yetkilileri kalabalığı dağıtmıştır.

Devrimci Kuruluşlar adı ile hareket eden ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi bir numaralı anfisinde yapılan forumdan sonra izinsiz yürüyüşe geçen solcular ve anarşistler, Sultanahmet civarında emniyet amirlerine taşla hücum ettikten sonra, Tophane’de bir polis aracına Molotof kokteli dolu şişelerle hücum etmişlerdir.

Türbe kavşağından sonra yollarını Divanyolu istikametinde sürdüren belirli bir organizasyonu olmayan anarşistlerin “davranışlarının kanunsuz olduğu” iki polis amiri tarafından ihtar edilmiştir.

Milletin sabrı tükenmek üzeredir

Amerikan 6. Filosunun İstanbul’u ziyaretini bahane ederek, Amerikan düşmanlığı maskesi altında anarşist hareketlere başvuran komünistler ile solcuların, tarihi Beyazıt Kulesine üzerinde Ay-Yıldız bulunmayan fakat bayraklık sıfatı yakıştırdıkları bir kızıl paçavrayı asmaları hadisesi bütün yurtta infial uyandırmıştır.

Nitekim dün çeşitli kuruluşlar hadiseyi tel’in edici bildiriler yayınlamışlar, Cumhurbaşkanına, Başbakana, Anayasa Mahkemesi Başkanına, Meclis Başkanına, Genelkurmay Başkanına komünizme karşı tedbir alınmasını isteyen telgraflar göndermişlerdir. Telgraflarda Müslüman halkın sabrının tükenmek üzere olduğu belirtilmiştir. Bu arada CHP Genel Başkanı İnönü’ye “Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği” adına gönderilen telgrafta İnönü gaflet uykusundan uyanmak için ikaz edilmiştir.

Kızıl bayrak asanlara son ihtar

Müslüman İstanbul halkı kızıllara gereken cevabı vermek için bugün saat 14’de Beyazıt Meydanına gel!

Komünistlerin, solcuların ve anarşistlerin, Amerikan 6. Filosunun İstanbul’a gelmesi üzerine sokaklara dökülmesinden ve tarihi Beyazıt Kulesine kızıl bayrak çekilmesinden doğan infial devam etmektedir.

Dün, MTTB (Milli Türk Talebe Birliği) tarafından yayınlanan bildiride, komünistlere, solculara ve anarşistlere “felaketinizi hazırlıyorsunuz” diye ihtarda bulunulmuştur.

Kızılları boğmanın vakti geldi

Müslüman Türk’ün 500 yıllık şehrine kızıl bayrak çeken Moskof uşaklarına İstanbul halkının muhteşem cevabı.

Kızıl emperyalizmin para ile tutulmuş uşaklarını en ufak kıpırdanışta gebertmek için and içildi.

Adliyenin önünde toplanan binlerce İstanbullu “Kızıl bayrak asanlara müseccel komünistlere ceza vermeyen, yalnız Müslümanları mahkum eden adliye istemiyoruz” diye bağırdı.

Milli Türk Talebe Birliği’nin tertip ettiği Türk Bayrağına Saygı – Kızıl Bayrak asanlara son ihtar mitingine dün 20 binden fazla İstanbullu katılmıştır. Saat 14’te beyazıt Meydanında başlayan ve 20 talebe derneği, 7 sendika, 14 Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği şubesi ve 20 muhtelif teşekkülün katıldığı miting gayet vakur bir hava içinde başlamış hiçbir taşkınlığa meydan verilmeden başladığı ciddiyet içinde sona ermiştir.

Miting, tarihi Beyazıt Kulesine çekilen Türk bayrağına yapılan saygı duruşundan sonra başlamıştır. Binlerce İstanbullunun doldurduğu tarihi Beyazıt meydanında yüzlerce döviz dikkati çekmiştir.

Komünizmi, solcuları, anarşistleri ve kökü dışarıda olan teşekkülleri lanetleyen bu dövizler mitingin sonuna kadar ellerden bırakılmamıştır.

Beyazıt Camiinde Cuma namazından çıkanların da katılmasıyla yirmi bini aşan bir topluluk saat 14’den itibaren Üniversite binası önünde mitinge katılmıştır. Komünizmle Mücadele Derneklerinin de hazır bulunduğu mitinge “Tek yol İslam” “Ya tam susturacağız ya kan kusturacağız” “Müslüman büyük Türkiye” Türkoğlu Moskofla devamlı elli yıl savaşan milletin evladısın” dövizleri dikkati çekmiştir.

Mitingin başladığı sırada söz alan konuşmacılar “Kızıl bayrağı tarihi kuleye çeken Allahsızlara son ihtarı yapıyoruz” demişler, şunları söylemişlerdir:

“Milli bütünlüğümüzü bozmaya çalışan ve çeşitli sebeplerle yurdumuzu bir Vietnam haline getirmek isteyen anarşistlere fırsat verme. Namusunu, şerefini ve haysiyetini korumasını bil. Karşımıza kim çıkarsa çıksın ezeceğiz ve tepeleyeceğiz. Artık hiç kimseye de ihtar yapmayacağız. Anarşi çıkaranlara fiili mukavemette bulunmamızın zamanı gelmiştir. Hatta geçmektedir. Karşımıza çıkanlar, kara cübbeli ilim yobazları dahi olsalar tepeleyeceğiz. Mini etekli fahişelerin giriştikleri yürüyüşlere göz açtırmayacağız. Fikre karşı fikir, yumruğa karşı yumruk zamanının geldiğini iyice bilmeliyiz. İmanlı yumruğumuz Allahsız komünistlerin beyninde patlayacaktır.”

“Türk Bayrağına Saygı” mitingi sona erdikten sonra, mitinge katılanlar ellerindeki flama ve dövizlerle yürüyüşe geçerek divanyolu’na gelmişler ve adliye sarayı önünde toplanmışlardır.

Adliye sarayı önündeki gönderlere bayrak çekilmesini hep bir ağızdan “bayrak bayrak” diye bağırarak isteyen mitingciler bu arada “Adaletsiz Adliye” şeklinde bir tempo da tutturmuşlar ve binanın duvarlarına, tebeşirle “Komünistleri himaye eden mahkeme yuh” şeklinde yazılar yazmışlar, “Komünistlere beraat Müslümanlara mahkumiyet, bu ne biçim adalet?” diye bağırmışlardır.

Adliyede bayrak bulunmadığı iddialarının toplulukta dolaşması üzerine Adliye sarayının bu işlerle görevli odacısı elinde bir bayrak olduğu halde kapıya çıkmış ve mitingcilere bayrağı göstermiştir. Bu arada odacının elindeki bayrağı alan bir genç göndere çekmiş ve topluluk hep bir ağızdan İstiklal Marşını söylemiştir. Bayrağın bu suretle göndere çekilmesinden sonra topluluk, toplum polisi lehinde gösteriler yaparak dağılmış ve MTTB binasına giderken bir gazete önünde “Yahudi basın kahrolsun” şeklinde aleyhte gösteriler yapmışlardır.

MTTB’nin miting için hazırladığı tebliğde şöyle denilmektedir:

“Büyük Türk Milleti. Senin çok saf ve asil müsamahandan istifade eden anarşist solcuların, günlerden beri devam eden nümayiş ve mitingleri bitmedi. Hala devam ediyor. Hatta bu bir avuç Moskof uşağı rengini kanımızdan alan şanlı Türk bayrağına hakaret ve saygısızlık etmek cüretini göstermişlerdir. Senelerden beri Türk bayrağının dalgalandığı Beyazıt Kulesine bir komünist sergerdenin resmini havi bir kızıl paçavra asıldı.

Bu vatan hainleri orak çekiçli kızıl bayrağı asmaya hazırlanıyorlar. Bu millet aleyhtarı uşakların ihaneti nereye kadar gidecek? Eğer sen müsamahaya devam edersen Türkiye komünist oluncaya kadar. Fakat sen bu Moskof ajanı komünist militanların halka halka bu milletin başına örmeye çalıştıkları ihanet zincirini paramparça etmeye muktedirsin.

Kuvvetin menbaı olduğunu unutma.

Vatansever esnaf, sanatkar, işçi, köylü, talebe, memur ve genç bütün milletimize sesleniyoruz.

Milletin şeref ve haysiyetini bizzat koruma zamanı gelmiştir.

Bizler milleti huzursuz eden ve Türkiye’yi komünizm esaretine sürüklemeye çalışan bu anarşist solcuların sokak ve meydan hareketine bir son vermek üzere azimli ve kararlıyız.

Mehmet Şevket Eygi'nin Kanlı Pazar öncesi yazısı

Mehmet Şevket Eygi’nin Kanlı Pazar öncesi yazısı

Hac mektupları / Yazının 7. sayfadaki devamı;

Deccallık yıkılsın, Tevhid yücelsin.

Ey Müslümanlar! Ondört asrın ötesinden Yüce Peygamber size bakıyor. O’na layık olmaya çalışın.

Ey Müslümanlar! Tarih size bakıyor. Ecdat size bakıyor. Ey, alem-i İslamın 10 asır bayraktarlığını yapan necip millet, uyan ve davran. Üç buçuk soysuz nelere cüret ediyor.

Hamle kafirden gelsin. Gelir gelmez savaş kösleri çalsın. Bayraklar yükselsin. Hareket başlasın.

Ey kızıl kafirler! Ey deccal veletleri. Ey Mao’nun, Ho Şi Minh’in, Nazım’ın, Stalin’in kulları. Ayağınızı denk alın. Allah’ın kulları geliyor.

Cihad eden zelil olmaz. Sağ kalırsa gazi olur. Canını verirse şehitlik şerefini kazanır.

Ey Müslümanlar! Cihadı terk edenlerden Allah razı olmaz. Cihattan kaçanların yüzleri kara çıkar.

Bir Müslüman yüz komüniste bedeldir. Bir Müslüman yüz Deccalpereste bedeldir. Onların arkalarında Moskof emperyalizmi varsa, biz de Kainatın Sahibi olan Allah’a güveniyoruz. Allah biz yetmez mi?

Cihadta üstünlük var; zafer var, izzet var. Cihadsızlıkta ise zillet, esaret ve mağlubiyet var.

Ey Müslümanlar! Ey Müslümanlar! İmanınız tehlikede. Dininiz tehlikede. Kur’anınız tehlikede. Camiler tehlikede. Din, iman elden gidecek. Kalkın ey ehl-i İslam! Davranın.

Bundan 50 yıl önce Türkistan’da olup bitenleri düşünün. O zamanlar oralarda da camiler, cemaatler, hacılar, hocalar vardı. Küfür üzerlerine yürüdü. Cihad hususunda gevşeklik gösterdiler ve bugünkü akibete uğradılar. Şimdi serbestçe ezan bile okuyamıyorlar. Camileri müze yapıldı. Hocaları Sibirya’da can verdi. Kur’anları parçalandı. Kadınların ırzları kirletildi.

Bizdeki Deccal veletleri de şimdi aynı şeyleri yapmak istiyorlar. Arzu ettikleri küfür devrimi gerçekleşirse camileri yıkacaklar hocaların sakallarını kesip hapsedecekler, İslam kadınlarına saldıracaklar, Müslümanların mallarını ve canlarını ellerinden alacaklar.

Onlara fırsat verilmesin. Ezanlar susturulmasın.

Şimdiki İslama nisbeten müsamahakar rejimi yıkıp Sovyet hükümeti kurmak için kıyam ederlerse, kan ve ateş yağmuru altında imha edilsinler.

Müslümanlar, komünizmle çarpışan devlet kuvvetlerine yardımcı olsunlar.

Komünistlerin amansız düşmanı olan Cemal Tural Paşa antikomünist faaliyetlerinde milletçe desteklensin. Kaderi ilahi bu kumandana tarihi bir hizmet verirse Müslümanlar ona yardımcı olsunlar.

Komünistler 1969 seçimlerini yaptırmamak istiyorlar. Bilsinler ki seçimsiz başa geçecek iktidar onlardan tarafa olmayacaktır. Bilakis onları doğrayacaktır.

Vesselamu alel mücahidin.

(Medine, Mescid-i Nebevi, 9 Şubat 1969)

Not

Bir şeyler olursa, silahlar patlar patlamaz, vazifeye koşmağa çalışacağız. İnşallah kızıl kafirlerin Deccal uşağı dinsizlerin tepelerine birer intihar uçağı gibi ineceğiz…

Komünistler halka hücum etti dört ölü yetmiş yaralı

Kızılların bomba, taş ve değnekle yaptığı hücum Taksimi harp meydanına çevirdi.

Türkiye anarşi ülkesi oldu. Adana’da da 30 yaralı var.

Müslüman halk kızıl yuvalara, tahrik ve anarşi merkezlerine dün ilk dersi verdi nizam ve huzuru bizzat temin için and içti.

Yaralılar cankurtaran arabaları ile hastahanelere taşındı, radyolar kan için devamlı anons yaptı.

Kızıllara unutulmaz bir ders veren halk, polisi ve askeri omuzlarda taşıdı.

Komünistlerin aylardır devam eden tahrikleri dün vahim bir şekilde sonuçlanmış ve İstanbul’un tarihi Taksim Meydanı, dört kişinin ölümü ve 60 kişinin yaralanması ile sonuçlanan kanlı bir kavgaya sahne olmuştur.

Beyazıt Meydanında miting müsaadesi alan fakat her zaman olduğu gibi yine kanun ve nizamlara uymayan anarşist ve kızıl tahrikçilerden bir grup, saat 16.20’de Taksim Meydanına çıkmıştır. Komünizm kelimesine eş manada kullandıkları Sosyalist kelimesini, Türkiye gibi en aziz sözün başına alarak “sosyalist Türkiye” avezeleri ile Taksim Meydanına çıkan kızıl tahrikçiler, orada hazır bulunan ve en ufak bir harekette bulunmayan kalabalık bir halk kitlesini tahrik için ellerinden gelen her şeyi yapmışlar, bunun üzerine halk da hep bir ağızdan “Kahrolsun komünistler” diye haykırmaya başlamıştır. Halkın bu tepkisi üzerine bazı müseccel kızıllar tarafından hücuma kışkırtılan solcular, daha önceden hazırladıkları Molotof kokteyllerini, benzinli şişelerini halkın bulunduğu kısma doğru atmaya başlamışlardır.

Bir anda neye uğradığını şaşıran halk, derhal kendini müdafaa durumuna geçmiş ve o andan itibaren kızıllarla Müslüman halk arasında kanlı bir kavga başlamıştır.

Türkiye’de yıllardır devam eden bütün huzursuzlukların, kardeş kavgalarının ve halkı, esnafı ve işçiyi huzursuz bırakan kızıl anarşinin bu uşaklarına karşı Türk milletinin gerçek temsilcisi olan bu küçük halk topluluğu yumrukları ile tam bir ders vermiş, kızılları Taksim Meydanından yan sokaklara kadar kovalamıştır.

Kızılların elindeki flamalar, kızıl bayraklar alınmış, yakılmış, bir anda Taksim Meydanını ve İstanbul caddelerini “Müslüman Türkiye” sesleri çınlatmaya başlamıştır.

Polis olayları bastıramayınca askerler de olaya müdahale etmiştir. Taksim ve civarını bir anda ana baba yerine çeviren, kana bulayan olaylar üzerine saat 17’den itibaren şehre askeri birlikler inmiştir. Başta Amerikan Konsolosluğu olmak üzere, birçok önemli noktalar askeri kuvvetlerce kordon altına alınmıştır. Tabancalı, bıçaklı, sopalı ve taşlı çatışmayı yatıştırmak için toplum polisi, göz yaşartıcı gaz bombası kullanmıştır. Çatışmalar, Taksim Meydanından sonra şehrin ara sokaklarında da devam etmiştir. Mahalle içlerinde evlerinden fırlayan halk, yaralananlara ilk tedaviyi yapmıştır.

İstanbul’un yıllar boyu görmediği bu büyük çatışma sırasında otomobiller hasara uğramış, bazı binaların camları kırılmıştır.

Olaylar sırasında ölen iki kişinin kimlikleri tesbit edilmiştir. 19 yaşındaki Duran Erdoğan adındaki işçi, bıçaklanarak, 37 yaşındaki memur Ali Turgut Aytaş ise sopa ve bıçak darbeleri ile ölmüşlerdir. Ölen diğer ikisinin hüviyeti belli değildir.

Saat 18.00 sıralarında İstiklal Caddesi de askeri muhafaza altına alınmıştır. Yine aynı anda ilgililerden alınan resmi bilgiye göre, nezaret altına alınanların sayısı 48’i bulmuştur. Bu arada yaralıların tedavileri için radyo vasıtasıyla kan bağışında bulunulması istenmiştir. Pek çok doktor da evlerinden alınarak hastanelerde göreve götürülmüştür.

6. Filo Gitti - Hürriyet

6. Filo Gitti – Hürriyet