Turgut Özal: Türkiye'nin adı Anadolu olmalıydı
Turgut Özal: Türkiye'nin adı Anadolu olmalıydı

Turgut Özal: Türkiye’nin adı Anadolu olmalıydı

Gazeteci Ufuk Güldemir’in, “Texas – Malatya” kitabında yer alan Turgut Özal’ın görüşüne göre, ülkenin adının belli bir ırkı temsil etmesi sakıncalı.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın, Türkiye’nin adını, Türkiye yerine Anadolu olmasından yana olduğu bildirildi.

Gazeteci yazar Ufuk Güldemir’in Texas-Malatya adlı kitabında yer verilen Kürt dosyasında, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın, ABD’li üst düzey yöneticilerin, stratejistlerin ve merkezi haber alma örgütü CIA’nın, Kürt sorunu hakkındaki görüşleri dile getirildi. Güldemir’in kitabında, Özal’ın “Türkiye yerine Anadolu” tezi konusunda şöyle denildi:

“Özal, Türkiye ile Amerika’nın bu bakımdan birbirine çok yakın olduğunu düşünmektedir. Kürt konusunda kafasında özlediği Türkiye de, Amerika gibi bir Türkiye’dir. Yani Kürtler’in hem Kürt hem de Türk olacağı bir formül. Bir Amerikan savunma heyetini kabulünde Turgut Özal şöyle konuşmuştur:

“Amerika’nın adı, belli bir ırkı temsil etmiyor. Bir ülkenin adı. Amerika’da, Yahudiler, Müslümanlar, Latin kökenliler yaşıyor. Türkiye’nin adı Türkiye yerine Anadolu olsaydı, bence daha doğru olurdu. Böylece Türk-Kürt herkes (Ben Anadoluluyum) derdi.”

Washington’un konuyla ilgili yaklaşımının, bir üst düzey yöneticisine atfen yansıtıldığı kitapta, şu görüşlere yer verildi:

“Türkiye’nin, ABD’nin Ortadoğu ve Orta Asya ilişkilerinde yaşamsal bir rolü var. Elimizde bu role hazır bir Türkiye varken neden Amerika’nın menfaatlerine zarar verecek bir şekilde Türkiye’yi bölmeye çalışalım. Bizim Güneydoğu Anadolu’da, sizden isteyip de alamadığımız hiçbir şey yok ki, orada yeni bir düzen arzulayalım. Biz belirsizlikten hoşlanmayız. Neden yeni bir egemen devlet ile uğraşmak durumunda kalalım? Amacımız Türkiye’yi bölmek olsa, sizin ordunuz bugün PKK’ya karşı, ABD silahlarını kullanmıyor olurdu.”

CIA çevrelerinin Kürt sorunu konusundaki değerlendirmeleri ise “Ayrılmaları kendileri için felaket olur” yönünde. Türkiye’deki Kürtlerin bu durumunun farkında olmadığını savunan CIA çevrelerinin görüşü ise şu çerçevede: “Eğer bugün atılan adımlar 15 yıl önce atılsaydı, belki etkisi olurdu. Ancak artık Kürtlerin talepleri ve beklentileri çok yükselmiştir. Bunun ne kadar büyük bir felaket olabileceğini, ancak ayrıldıktan sonra göreceklerdir. Şu anda Türklerin tek yapabileceği, Kürtlere olabildiğince özgürlük sağlamak ve bu sayede de Kürtler arasında Türkiye’den ayrılmanın lehlerine mi yoksa aleyhlerine mi olacağının tartışmasını başlatmaktır.”

Dünyanın önde gelen stratejistlerinden Edward Luttwak da Kürtlerin yüzde yüz Kürt olmasına izin verilmesi durumunda, yüzde yüz garanti altına alınacağını öne sürüyor. Luttwak, “Bırakın Kürtçe eğitim yapılsın mı tartışmasını, kendinizi otonom bölge, kanton gibi düşüncelere dahi alıştırmalısınız” dedi.

Mayıs 1992 – Meydan Gazetesi Arşivi